Duygularınızın Kalemi
  Eylül Vurgununa İthafen
 

Buluştuğun an ansızın soğuk demirlere ve gardiyan sesine

Hasretliğin oldu bilirim yârin sıcak yüreği ve sesi

Şimdi çok özlediğin -gök mavisi- gözler

—Toprak- edasında ki saçlar

Ve huzur bulduğun yar yüreği

“gel” demeni bekliyor…

 

Bahtımız en az tenimiz kadar esmer…

Yüzlerimiz bir ecel kadar asık!

Ve sözlerimiz

Birer neşter…..

 

Yağmurda ıslanmaktan kaçamamak

Nefesi zorlarcasına koşamamak

Yar dediğine muzurca nazlanamamak

Anamızın pişirdiği aşa ekmek bandıramamak

 

İhanete uğratanların

Uhde diye yapamadıklarımızı sandığı! Her şeyi…

Yüreğe yara yapanlara

Had bildirmek boyun borcudur!

 

Ve işte tam da şimdi…

 

Bir gece yarısında

Aldığın bir nefeslik haberde (!)

 

"geçmiş olsun" denecek bir durum yok…!

 

geçmez bizdeki yangınlar, sevdalar, hasretler....

Hem kim demiş yar yanında değilsin üç beş zamandır…!

Daha dün içilmedi mi katran ve dert demli çay

Çok değil bir kaç gün evvel ten buluşmadı mı teninde...

 

Dünde-bugünde tespihinde yol alırken yar adı değil miydi dilinde…?

 

Yarının yarınsızlığında ismimiz değil miydi öğretilecek olan?

 

   Dört duvarı olan çatısız mahpus denen damda

   Atarken voltanın en heybetlisini

   Ve süzerken siyahın en koyusunu

   Hedefte yârin hazar bakışı salınıp dururken

Bir yandan ana yüreğinin sözlerini

Rüzgâr kulağa fısıldayıp dururken

Kurban olunası gülümseme yıkıp da geçmez mi her cefayı!

Geçer!


Meltem  Tamara  Orha


 
   
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol