Duygularınızın Kalemi
  Bunca Yalana Bir Hakikat
 

Aynı senaryo yeniden perdede… Sığmıyorum, sığdıramıyorlar beni tıkış tıkış içlere… Güven bana, uzat elini dedin; güvendim, hava aydınlıktı tut(a)madın uzattığım elimi…Maskeleriyle gezinen kalabalıklar içindeyim. İçimin içi dışıma çıktı, ben bu düzenin adamı olamadım… Herkes kendi kârına saldırıyor sağa sola, yamyamlar gibi olmuş yurdum insanı, bende öyle saf saf bakıyorum yaşanılanlara… En yakınım bile, bana yabancılaşıyor zamanla…

Beni içine alacak aydınlık bir köşe yok mu bu evrende, yaşayamıyorum ki ben burada, bu düzenin insancıklarıyla… Düşüncemden öteye gelmeyecekse düşlerim benimle, alır giderim kendimi… Sırtımda kamburum, elimde bavulum, sarılır da giderim en iyi dostuma; iyimser yüreğime… Islık çala çala giderim hem de ardıma bakmadan… Biraz yeşillik, biraz mavi, her taraf evim olur…

Unuturum biliyorum kötüye dair ne varsa silinir gider içimden… Hasat günü geldiğinde hangi tarlaya, hangi mevsimde, hangi tohumu ektiğimi bile hatırlamam…Hesabımı kendimden başkasıyla yapmadım ki hiçbir zaman… Kimsenin karanlığında var olamadım. Korkarım karanlıktan. İyimser yüreğimi karanlığına sakla diye getirip koymadım ki ortaya… Ben hiç saklanmadım ki hayatım boyunca… Maviye boyadım her yanımı deniz gibi, gökyüzü gibi… Ellerimi bile gecenin karanlığında etrafta kimsecikler yokken tutan bir gölge gibiydin, yüreğim sessizliğini dinliyordu.

Gerçek seni ararken mavi düşler büyütüyordum sana… Hayatıma dokundun, can oldun, yaroldun ama ne yapayım yalnız düşlerim de var oldun… Seni bulduğumu sandığım anda kendimden ayrı düştüm…

Seni buldum… Bulmaz olaydım… Bir keskin bıçak gibi ayırdın düşlerimi içimden! Kanadı içim…
Ben cansın dedim sana, sen yok oldun…

Mevla’m elbet bunca yalana bir hakikat yarattı, benim gibiler ona aşk dedi; ben aşık, sen yalan oldun…

Nil  Yılmaztürk

 
 
   
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol